William Nicholson, herkesin tanıdığı bir senaristtir ve iki kez Oscar adaylığı elde etmiş etkileyici bir senaryoya sahip bir film yazmıştır. Film, yaşamın ne kadar acımasız olabileceğini gözler önüne seriyor; zira ölüm, genç yaşlı demeden herkesi etkileyebilir. Ancak genç bir bireyin bu duruma maruz kalması, daha da yürek burkucu bir hal alıyor. Filmde, henüz 28 yaşında olan bir gencin hayatının en güzel dönemlerinin başındayken felç geçirmesi ve doktorların koyduğu teşhisle birkaç aylık ömrünün kaldığının söylenmesi, izleyiciyi derinden etkiliyor.

Genç adamın eşi, bu zor durumla başa çıkmakta zorlanır ve hastaneden çıkartarak onu evde tedavi etmeye karar verir. Eşinin bu kararı, onun için en iyi çözüm olabileceğini düşündüğü bir yoldur. Ancak, bu süreçte yaşanan duygusal zorluklar ve belirsizlikler, her iki karakterin de hayatını derinden etkiler. Film, sevgi, kaybetme ve umudun ne anlama geldiğini sorgularken, izleyicilere güçlü bir hikaye sunuyor.