En İyi Denizaltı Filmleri

1961 yılında Sovyetler Birliği, ilk nükleer denizaltısını geliştirdi. Bu denizaltının adı K-19'dur ve artık test aşamasına geçme zamanı gelmiştir. K-19, suya indirilir ve ilk seferine çıkmak için hazırlıklarını tamamlar. İlk hedefi belirlenmiş olan K-19, bu noktaya ulaşmak üzere yola koyulur. Kuzey Atlantik sularında ilerlerken, teknik bölümde ciddi bir arıza meydana gelir. Bu arıza, kısa süre içinde nükleer maddelerin sızmasına ve silahların dışarıya çıkmasına neden olabilecek bir durumu tetikleyebilir. Böyle bir olay, bölgedeki yaşamı tehdit edecek ve çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine yol açacaktır. Denizaltı mürettebatı, bu felaketi önlemek için tüm çabalarını seferber eder. Ancak, her bireyin farklı görüşleri ortaya çıkınca, mürettebat arasında fikir ayrılıkları baş gösterir. Gerilim giderek artmaktadır.

Dmitry Durov, döneminin savunma bakanıdır. Bir Amerikan denizaltısı, su altında bulunduğu sırada, başka bir denizaltının Rus hükümetine yönelik bir darbe planladığını öğrenir. Bu Amerikan denizaltısı, bu durumu engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlıdır. Ancak Dmitry Durov, askeri bir darbe gerçekleştirir. Bu darbenin sonucunda Rusya'nın başbakanı kaçırılır. Savunma Bakanı Durov'un amacı, bu kaçırma olayını Amerikan hükümetinin üzerine yıkmaktır. Böylece iki ülke arasında bir çatışma çıkacak ve savaş kaçınılmaz hale gelecektir. Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğindeyiz. Dünya üzerindeki her ülke ve her birey büyük bir tehlike altındadır. Halihazırda suyun derinliklerinde bulunan Amerikan denizaltısı, kaçırılan Rus başbakanını kurtarmaya karar verir. Hem karada hem de deniz altında zorlu ve çekişmeli bir savaş başlar.

Fransa'ya ait bir denizaltı aracı, derin sularda yol alıyor. Hedefine ulaşmak üzere olan bu denizaltı, başka ülkeler tarafından engelleniyor. Ancak mürettebat, bu durumdan habersiz. Aniden, denizaltı kendini Orta Doğu'nun sularında buluyor. Ekibin bir üyesi, olağanüstü bir işitme yeteneğine sahip. Bu kişinin becerisi, tüm mürettebatın hayatını tehlikeye atıyor. Söz konusu mürettebat üyesi, güvenini kaybettiği arkadaşlarının gözünde yeniden saygı kazanmak için bir şeyler yapmaya karar veriyor. Bu süreçte, kendi askeri provokasyon davasını yürütmeye başlıyor. Nükleer bir kriz patlak vermek üzere. Tüm insanların hayatı büyük bir tehdit altına giriyor. Denizaltının içindeki gerilim, her geçen dakikada daha da artıyor.

Sovyetler Birliği, trajik bir şekilde sona ermiştir. Bu çöküşün ardından Rusya, ilk askeri tatbikatlarına başlamış ve savunma sistemini yeniden inşa etme çabalarına girişmiştir. Bu süreçte, Rusya'nın ilk denizaltısı K-141 Kursk olarak adlandırılmıştır. Rus hükümeti, K-141 Kursk'un asla batmayacağına dair güçlü bir güvence vermektedir. Bu güvenle, denizaltı en yetenekli mürettebatla donatılmıştır. K-141 Kursk, Barents Denizi'nin derinliklerine doğru yol alır. Ancak bir süre sonra, yolculuk esnasında çeşitli arızalar ve patlamalar meydana gelir; bu olaylar sonucunda mürettebatın bir kısmı hayatını kaybeder. Hayatta kalanlar, denizaltının arka bölümünde sıkışıp kalmışlardır ve bir an önce yardım beklemektedirler. K-141 Kursk, Rusya'nın oldukça uzağında mahsur kalmışken, farklı ülkelerden yardım teklifleri gelmeye başlar. Ancak Rusya, bu yardımları reddederek her şeyin yolunda olduğunu iddia etmektedir. Bu durum, hem uluslararası ilişkilerde hem de denizaltının mürettebatı için büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Hayatta kalan mürettebat, çaresizlik içinde yardımın gelmesini umut ederken, Rus hükümetinin tutumu, durumu daha da karmaşık hale getirmektedir.

Okyanusun derinliklerinde, bir sualtı araştırma laboratuvarı inşa edilmiştir. Burada bir grup bilim insanı, deniz altındaki yaşamı incelemek amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Araştırmalar sorunsuz bir şekilde ilerlerken, aniden okyanus tabanında şiddetli bir deprem meydana gelir. Bu olayın ardından, talihsizlikler peş peşe gelmeye başlar. Mürettebatın bir üyesi, kaskının basınç nedeniyle patlaması sonucu hayatını kaybeder. Zaman geçtikçe, ekipteki kişi sayısı giderek azalır. Bir süre sonra, mürettebat, okyanusun derinliklerinde yaşayan farklı bir canlı ile karşılaştıklarını fark eder. Her bir ekip üyesi, hayatta kalmak için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Ancak bu gizemli yaratık, denizaltı aracının birçok bölümüne ciddi zararlar vermiştir. İletişim kurmak ya da kendilerini savunmak artık mümkün görünmemektedir.

Rusya'da yaşanan istikrarsızlık dönemleri, birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Şu anda denizlerin derinliklerinde bulunan bir nükleer denizaltıda, mürettebat arasında bir tartışma sürmektedir. Füzelerin ateşlenmesi yönünde bir görüş birliği oluşmuşken, beklenen karar bir türlü gelmemektedir. Bu sırada, bir grup Rus isyancı denizaltıyı ele geçirir. Nihayetinde, ateş emri verilir. Ancak bu emrin hemen ardından, başka bir emir verilmek üzere hazırlık yapılmaktadır. İkinci emrin iletilmeye çalışıldığı esnada, denizaltının iletişim sistemleri arızalanır. Ateş emrinin kesinliği konusunda belirsizlik hâkimdir. Bir görevli, füzelerin derhal ateşlenmesini talep ederken, eğitimli bir başka görevli, ateş emrinin kesin olup olmadığını bilmediklerini ifade eder. Suyun derinliklerinde, denizaltının mürettebatı arasında tartışmalar başlar ve gerilim giderek artar.

Bir denizaltı, Karadeniz’in derinliklerinde ilerlemekte. İçerideki komutan, bu sularda 2. Dünya Savaşı’na ait batık bir gemi bulunduğunu iddia ediyor. Komutanın bu iddiasını ilginç kılan ise, geminin 182 milyon dolar değerinde altınla dolu olduğunu söylemesidir. Mürettebat, bu heyecan verici keşfin peşine düşerek, söz konusu enkazın bulunduğu yere doğru hızla yol alır. Komutan, eğer enkaza ulaşılırsa, her bir mürettebat üyesinin eşit bir pay alacağını belirtir. Yolculuk ilerledikçe, mürettebat arasında fikir ayrılıkları baş göstermeye başlar. Her bir üye, diğerlerinden daha fazla çaba sarf ettiğini ve dolayısıyla daha büyük bir payı hak ettiğini savunur. Bu durum, gerilimin her geçen dakika artmasına neden olur. Mürettebatın içindeki bu çatışma, keşif heyecanını gölgelerken, herkesin aklında aynı soru dolaşmaktadır: Gerçekten de bu altınlar mürettebatı bir arada tutacak mı, yoksa onları birbirine düşürecek mi?

1800’lerin sonlarına gelindiğinde, okyanuslar artık eskisi kadar güvenli bir yer olmaktan çıkmıştır. Birçok tehlike, gemi mürettebatlarını hızla yok eden olaylara yol açmaktadır. Okyanus aşırı seferler düzenleyen pek çok gemi, limandan ayrıldıktan sonra batmakta ve kaybolmaktadır. Yapılan araştırmalar, bu batma olaylarının belirli bir noktada yoğunlaştığını ortaya koymaktadır. Bu noktada meydana gelen bir dalga, gemilerin batmasına neden olmaktadır. Bu yolculuklardan sağ salim dönebilmiş olanlar, okyanusun derinliklerinde, uzun boynuzlu dev bir balinanın gemileri batırdığına dair hikayeler anlatmaktadır. Bu efsaneler hızla yayılır ve gemi, artık korkulan bir araç haline gelir. Bu karanlık gizemi çözmek için yola çıkan bir doğa uzmanı olan Profesör Aronnax, asistanı Conseil ve balina uzmanı Ned Land, bu tehlikeli durumu araştırmak üzere harekete geçerler.

Bree ve Jonna, uzun bir süre birbirlerinden uzak kalmış ve iletişimlerini kesmiş iki kız kardeştir. Yıllar sonra bir araya gelmeye karar veren bu iki kardeş, birlikte vakit geçirmeye karar verirler. İlk durakları ise bir yüzme havuzudur. Yüzmeyi çok seven Bree ve Jonna, havuza girerek keyifli bir şekilde yüzmeye başlarlar. Bir süre sonra, suyun altında hangisinin nefesini daha uzun süre tutabileceğini görmek için bir yarış yapmaya karar verirler. Rekabetçi ruhlarıyla dolup taşan iki kız kardeş, suya dalarak nefeslerini tutmaya başlar. Ancak, beklenmedik bir olay gerçekleşir. Havuzun üstü kapatılır. Alt taraftan açılması imkânsız bir kapak, havuzun üstüne kapatılmıştır. İki kız kardeş, suyun altında mahsur kalmış durumdadır. Gerilim aniden tırmanır.